19.10.06

"... dermişim"

Dilimizdeki en iki yüzlü sözcüktür. Söylemeden duramayacağınız, ama söylediğinizde de karşınızdakini kıracağınız durumları kurtarmak için icat edilmiş gibi görünse de; söyleyen kişiyi patavatsız olmaktan kurtaramaz. Örneğin,
- Yeni pantolonum nasıl? Yakışmış mı?
- Ay, o ne biçim pantolon! Poponu kocaman göstermiş... dermişim. Ha ha ha...
(Sessizlik)

Bu örnekte de görüldüğü üzere, "dermiş gibi yapmak" böyle durumlarda hiç şakaya benzemediği ve durumu kurtaramadığı gibi bu sözcüğü kullanan kişiyi diğerinin gözünde kaypak durumuna sokar. Doğrusu şöyle olmalı:

- Yeni pantolonum nasıl? Yakışmış mı?
- Kesimi dar olduğu için kalçanı geniş gösterebilir, böyle değil de topuklu ayakkabıyla giy bence...

Toplantıdayım, toplantıdasın, toplantıda...

Cep telefonu kullanımı yaygınlaştıkça popüleritesi artan sözcüklerden biri de "toplantıdayım". Sözlük anlamı ile "şu anda meslektaşlarımla işle ilgili bir konuda toplantı yapıyoruz" demek olan bu sözcük artık "meşgulüm", "yanımda başkaları var, konuşamayacağım" ya da "şu anda konuşamayacağım, sonra konuşalım" anlamında da kullanılır oldu. İşin ilginci, tezgahtar ya da sekreter olduğunu bildiğiniz insanlar da (işleri gereği pek toplantı yapmasalar da) artık sık sık "toplantıdayım" diye cevap verebiliyor. (Toplantıda cep telefonu kapatılır ya da sessize alınır. Madem toplantıdasın, telefona neden cevap veriyorsun?) İnsanların yapmak istedikleri değil, buldukları işlerde çalıştığı bir toplumda çoğu kimsenin yaptığı işten memnun olmaması doğal. Ancak yaptığı işi önce kendi küçümseyen ve ciddiye almayanların dışarı karşı daha ciddi görünmek için "toplantıdayım" sözcüğünü bu kadar sık kullanması çok ironik...

14.10.06

"Sizinle şunu paylaşmak istiyorum"

Son zamanlarda iş dünyasında kullanımı yaygınlaşmış bir sözdür. "Paylaşmak" sözcüğü "söylemek", "sormak", "teklif etmek" vb. anlamlarda kullanılmaya çalışılır. "Bunu patronuma sormam gerekiyor" yerine, o iş yerini dışarı karşı daha medeni, daha kurumsal bir yer gibi gösterebilmek için "Bunu ... beyle paylaşayım" denir ve günlerce cevap verilmez. Aynı şekilde yine iş konusunda "size bir fiyat teklifim var" yerine "sizinle şu rakamları paylaşmak istiyorum" denir. Gereksiz yere laf dolandırılarak, görünüşte nazik olunmaya çalışılır. Buradaki "paylaşma" sözcüğüyle kar paylaşımı, gelir paylaşımı, hisselerin paylaşımı kastedilmez. Günümüzde yaygın olarak kullanılan "toplantı" sözcüğü gibi, iş dünyasında karşı tarafa "biz meşgul insanlarız, çok ciddi işler yapıyoruz" mesajı vermek için yanıltma ya da kafa karıştırma için icat edilmiştir. Genellikle satış asistanları ya da sekreterlerin sıklıkla kullandığı bir sözcüktür. bkz. "toplantıdalar"

"Ama, ama.." kişiliği

"Ama, ama..." kişiliği daha çok 1980 ve sonrasında doğmuş gençlerimizde görülen bir kişilik bozukluğudur. Genellikle kişinin kendisi ve çevresi bunun bir bozukluk olduğunu bilmez. Okullarını bitirip iş hayatına atılmış gençlerimiz, teknoloji çağında bir dediği iki edilmeden büyütülmüş olmanın verdiği sonsuz özgüvenle iş yaşamının gereklerini kavramakta zorluk çekerler. Verilen görevleri kendi bildikleri gibi yapmak isterler. Akıl verilmesinden hoşlanmazlar, eleştirilmekten, yetersizliklerinin yüzlerine vurulmasından nefret ederler. Her soruya, her isteğe ya da her söze "ama, ama..." diye başlayan ve hep kendi yaptıklarını haklı göstermeye çalışan bir açıklama ile cavap verirler. Onlardan isteneni anlamaya çalışmak yerine kendi yapmak istediklerini size kabul ettirmek için çaba sarfeder, dil dökerler. Hiçbir söze "peki, tamam" diye cevap verdikleri görülmemiştir. Çok zeki ve yetenekli olmalarına rağmen hiçbir işi tam ve doğru olarak yaptıkları da söylenemez.

21.6.06

"İşadamımsı"

Türkçe'de "... gibi" anlamına gelen "-ımsı, -imsi" ekinin "iş" ve "adam" gibi kallavi çağrışımlara sahip iki kelimeye eşlik etmesi sonucunda türetilmiştir. Benden önce türeten de kullananlar da olmuştur belki. Ben belli bir tipteki erkekleri tanımlamak için kullanıyorum.

- Beyefendi ne iş yaparsınız?
- İşadamıyım (babamın şirketinde herkesin bir işi var, benim de bir koltuğum var, kartvizitimde genel koordinatör yazıyor, pek bir işe bakmıyorum ama her işe bakarmıs gibi davranıyorum. Sekreterime 'kızım' diye hitap ederim, yazları Bodrum ve Çeşme'ye, kışları Uludağ'a giderim. Her mevsim solaryum yanığıyım, gömlek giyer ama yakasını iliklemeyerek solaryum yanığı göğsümü herkese gösteririm)

- Beyefendi ne iş yaparsınız?
- İşadamıyım, tekstilciyim (Osmanbey'de ve Laleli'de Ruslar'a tapon giysiler satan mağazalarımız var. Zamanında dövizden voliyi vurduk, şimdi başka nereden vurabiliriz diye bakıyoruz. Genellikle ikinci ya da üçüncü sınıf mankenlerle çıkarım, para harcamayı severim ama Nişantaşı'na gittiğimde otoparka para vermemek için arabamı yola ya da kaldırıma park etmekten çekinmem)

"Döncem ben sana..."

Cep telefonunun 15-16 yaş grubundaki kızlar arasında yaygınlaşmasından sonra türediği gözlemlenmiştir. Birinin yüzüne telefonu kısa yoldan kapatmak için kullanılır ve "söyleyeceklerim daha bitmedi, ben seni daha sonra arayacağım" anlamındadır, sözcük sayısı bakımından %40 daha kısa, nezaket bakımından %200 daha fukaradır. Bir insan zaten o anda telefonda konuşmakta olduğu kişiye niye böyle bir şey söyler? Ne söyleyecekse neden o anda söylemez? Eğer kendi aradıysa ve lafı bitmediyse neden kapatmak ister? Eğer karşı taraf aradıysa konuşmanın burada bitmesi gerektiğine nasıl karar verir? Bu nezaket fukarası sözü meşgul görünmek için sık sık kullanan "işadamımsı"lar da vardır. Onlar asla kravat takmadıkları için iki yakası bir araya gelmeyen gömlekleriyle Nişantaşı'nda dolaşırlar... (bkz. işadamımsı)

16.6.06

"Kıro kadın" ya da "kadının kırosu"

Türkçe'de böyle bir ifade yok. "Kıro" sözü kaba saba, toplum kurallarına uymayan, çevresindekilere görüntüsü ve davranışlarıyla rahatsızlık veren, çoğunlukla kırsal kökenli -ama kentte yaşayan- erkekler için kullanılıyor.

Son zamanlarda çevremde bu tanıma uygun davranan kadınların da var olduğunu hayretle gördüm. Mesela bir kadının iş arkadaşlarıyla yemeğe gidip, yemeğin sonunda herkesin ortasında kürdanla dişlerini karştırması ve diliyle et kırıntılarını kürdanın üzerinden temizlemesi ve bunu yaparken de bir yandan konuşması, gülmesi ama eliyle ne ağzını ne de kürdanı kapama gereği duymaması. Aynı kadının kadınlar tuvaletinde kabinin kapısını güm diye itmesi ve kapının açılmaması üzerine -belli ki içeriden kilitli, içeride biri var- kapıyı iterek açmaya uğraşması (kapıyı tıklamayı ya da yandaki kabine girmeyi neden akıl edemez ki bir kadın?)... Aynı kadının kadınsı konuların konuşulduğu bir ortamda birayı şişeden içtiğini ve eteği bacaklarından geçirerek giydiğini anlatması... Bütün erkeklerle (arkadaşlık seviyesi ne olursa olsun) enseye tokat muhabbetlere girmesi...

9.6.06

Dombalak

Aslı "tombalak". Üniversite çağındaki gençlerin türettiği sanılıyor. Tahmin edilebileceği gibi şişman insanları aşağılamak ve onlarla alay etmek için kullanılan bir sözcük.